Kırşehir

Kırşehir


Kırşehir tarihi, Hititler dönemi ile anılmaya başlar. Fakat, ilin adının o zaman ne olduğu henüz bilinmemektedir. İlin bir ara Aquae Saravenas (Akova - Saravena) adıyla (M.Ö. 2.yy.) bilindiği anlaşılmıştır. Önceleri Makissos (Macissus) adıyla anılan kent, İmparator I. Jüstinianos devrinde (527-568) yeniden kurulmuş ve Jüstinianopolis diye anılmaya başlamıştır.Uçsuz bucaksız kırın ortasında yükselen bu kente Türkler "Kır şehri" adını vermişlerdir. Kır şehri zamanla halk dilinde "Kırşehir" oldu. Bu gün bile bazı köylerinde yaşayan halk, burasını Kır şehri diye anar. Kırşehir ismi Türkçe'dir. Bir rivayete göre de Timur'un Anadolu'ya gelişinde kendisine karşı koyan burada yaşayan halkı göstererek "kırın şehri" dediği, daha sonra bunun Kır şehri olarak değiştiği ve bugünkü ismini aldığı da söylenmektedir.

Tarih
Kırşehir ve çevresinde yapılan araştırmalar ilin tarihinin, Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3000-2000) kadar uzandığını göstermektedir. Daha sonra Hititler, Frigler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklu ve Osmanlılar yörede hüküm sürmüştür.
Yüzyıllarca Anadolu’nun ticari ve ekonomik hayatında büyük rol oynamış olan Ahilik, 13.yy.’da Kırşehir’de kurulmuştur. Bir esnaf örgütü olan Ahiliğin temeli doğruluk, karşılıklı yardımlaşma ve saygıya dayanmaktadır.

Coğrafya
İl toprakları 900-1200 m. yükseklikteki yaylalardan oluşmuştur. Yayla yüzeyi üzerinden yüksekliği 1700 m.ye ulaşan dağlar bulunur. Kırşehir ilinden irili ufaklı birçok akarsu geçmekte olup, Kızılırmak bunlardan biridir. Kırşehir genel olarak bozkır görünümündedir. Orman bakımından fakirdir. Vadi tabanlarında ve sulak yerlerde yer yer kavaklık ve meyve bahçeleri vardır.Kırşehir’in karasal bir iklimi vardır. Kışları soğuk ve sert geçerse de Doğu Anadolu’da olduğu gibi sürekli değildir. Yazları sıcak ve kurak, ilkbahar yağmurlu, sonbahar az yağmurludur.Kırşehir ilinin ilçeleri ; Akçakent, Akpınar, Boztepe, Çiçekdağı, Kaman ve Mucur’dur.

Gezilecek Yerler 

Cami, Türbe ve KiliselerCacabey (Medresesi) Cami: İl merkezinde bulunan Medrese, 1271-1272 yıllarında yaptırılmıştır ve günümüzde cami olarak kullanılmaktadır.Selçuklu Döneminde astronomi yüksekokulu olarak hizmet vermiştir. Yapıdan ayrı olan minaresi de gözlem kulesi olarak kullanılmıştır.
Ahi Evran Camii ve Türbesi: 1482 yılında, Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran adına yaptırılan Cami ve Türbe, il merkezinde bulunmaktadır.Türbeye, cami içinden bir merdivenle çıkılmaktadır.
Lala (Lale) Camii: İl merkezinde, Melik Gazi Kümbetinin hemen yanındadır. Caminin mimari tarzı, 13. yüzyılda kervansaray veya darphane olarak yaptırıldığı kanısını uyandırmaktadır.

Kümbetler:
Melik Gazi Kümbeti:
İl merkezinin güneydoğusunda bulunan kümbetin 13. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilmektedir.Dikkate değer diğer kümbetler ise Kalender Baba Kümbeti ile Fatma Hatun kümbetleridir.
Türbeler: Aşıkpaşa Türbesi, Cacabey Türbesi, Süleyman Türkmani Türbesi, Muhterem Hatun Türbesi, Yunus Emre Türbesi yörede görülmeye değer eserlerdir.
Derefakılı Kiliseleri: Hıristiyanlığın ilk kiliselerinden olan bu yapılar, Akçakent ilçesinin Derefakılı köyündedir.

Kaleler
Kuş Kalesi: 
Kaman yakınındaki Kuş Kalesi’nin Hititler Döneminde yaptırıldığı ve Bizans Dönemi’nin sonuna kadar kullanıldığı tahmin edilmektedir.
Keçi Kalesi: Kırşehir merkezine bağlı Kızılca köyünün kuzeydoğusundadır. Bizanslılar tarafından yapılan kalenin duvar kalıntılarının bugünkü yüksekliği 2-3 m.dir. Kırşehir kalelerinin en büyüklerindendir.

Kervansaraylar
Kesikköprü Kervansarayı:
 (Cacabey Hanı) Kırşehir’in 23 km. güneyindeki Kesikköprü köyünde bulunan kervansaray ile yanındaki köprü, 1248 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kırşehir Emiri Nurettin Caca tarafından yaptırılmıştır. İki ayrı renkli taştan yapılmış olan taç kapısı, taş işçiliği ile dikkati çekmektedir. 

Ne Yenir?
Tandırda çömlek paça, keşkef mutlaka tadılmalıdır.

Ne Alınır?
Kırşehir’in meşhur ‘onyx’ taşından yapılma el sanatı ürünlerinden satın alabilirsiniz.

Yapmadan Dönme...
Cacabey Camii, Ahi Evran Camiini, Çağatay Medresesini görmeden,
Termal kaplıcaları ziyaret etmeden,
Onxy’den yapılmış hediyelik eşya satın almadan,
Keşkef tatmadan
Dönmeyin...

Seyfe Gölü Kuş Cenneti

Kırşehir'in tabiat güzellikleri arasındaki Seyfe Gölü, il merkezine 35 kilometre uzaklığıyla kolay bir ulaşım yolu sunuyor misafirlerine.

187 çeşit kuş türüyle, tarihi İpek Yolu'yla, endemik bitkileriyle doğanın en güzel parçaları arasındaki Seyfe Gölü, I. Derece Doğal SİT Alanı olarak kabul edilmiştir. Tabiat koruma alanları arasındaki bu bölgede piknik ve foto safari yapabilirsiniz. Aynı zamanda biyolojik araştırmalar için de oldukça ziyaret görmektedir Seyfe Gölü Milli Parkı.

Mucur ve Boztepe sınırlarında bulunan bu gezi noktası Mucur'a 16 kilometre uzaklıktadır ve ulaşabileceğiniz en yakın yol yine Mucur'dur. Seyfe Gölü Kuş Cenneti'ni ziyaret ettiğinizde, burada sizleri tarihi kalıntıların da beklediğini unutmayın.

Kalehöyük Arkeoloji Müzesi

2009 yılında Kırşehir Müze Müdürlüğü'ne bağlanan Kalehöyük Arkeoloji Müzesi, Kaman ilçesine bağlı olan Çağırkan beldesinde bulunmaktadır.

Kalehöyük Arkeoloji Müzesi, Kültürel Mirası Koruma Programı ile Japonya hükümetinin öncülüğünde kurulmuştur. Farklı bir müzedir esasında. Yapıldığı sırada höyük görünümü ile şekillenmiş, bu sayede ziyaretçilere kazı yöntemlerini gösterip, kalıntıları höyükte görmek imkanı sunmuştur. Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'nde sergi salonunun dışında kütüphane, sinevizyon köşesi de bulunmaktadır. Geniş kapsamlı bir gezi sunan müze, Kırşehir'e gelen insanların ilk ziyaret ettiği noktalarda biridir.

Kırşehir Müzesi

Tarihi M.Ö. 3000'li yıllara dayanan Kırşehir'de yapılan arkeolojik kazılar sonucu gün yüzüne çıkmış birçok kalıntılar için 1936 yılında müze çalışmalarına başlanmıştır.

İlk olarak Alaaddin Camii'nde toplanan eserler daha sonra 1980 yılında Eski Eser Komisyonu kurulmuştur. 1985 yılında ise şehir merkezinde bulunan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü binasında sergilenmiştir. Uzun çalışmalar sonucunda 1996 yılında ziyarete açılan Kırşehir Müzesi zengin içeriğiyle yıl içerisinde ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir. Üst katı etnografik, alt katı ise arkeolojik eserlere ayrılan müzede birçok önemli kalıntı bulunmaktadır.

Mucur Yeraltı Şehri

Kırşehir'in Mucur ilçesinde yer alan Mucur Yeraltı Şehri, Roma döneminde savaş ve baskınlardan halkın korunmak amaçlı kullanılabilmesi için yapıldığı bilinmektedir.

Mucur Yeraltı Şehri yumuşak kayaların oyulmasıyla yapılmış ve derinliği yaklaşık olarak 7-8 metredir. Geniş bir görünüme sahip olan bu yeraltı şehrinin ziyaretçi potansiyeli oldukça büyüktür.

42 odası, her odaya geçilmesi için yapılmış dehlizler, küçükbaş hayvanlar için yapılmış ahırlar, ibadet yerleri, kapak taşları ve havalandırma bacaları yeraltı şehrinin ne kadar kapsamlı olduğunun göstergesidir. Farklı bir dünyaya tanık olmak istiyorsanız Mucur Yeraltı Şehri sizi değişik bir zaman dilimine götürmeye hazır.

Japon Bahçesi

Anadolu'nun kalbinde yer alıyor Kırşehir. Milliyetçiliğiyle tanınan bir ilimiz. Pek çoğunun bilmediği bir yönü daha var. O da Japonya dışındaki yüz ölçüm açısından en büyük Japon Bahçesi’ne sahip olması.

Kırşehir'in Kaman ilçesi Çağırhan köyüne 80’li yıllarda arkeolojik kazı yapmak için bir Japon grubu gelir. Japon arkeologların ilk çalışmasıdır bu. Kalehöyük’ün kazılmasına girişilir. Eski Anadolu Medeniyetleri’ne ait pek çok bulguya rastlanır. Elde edilen bulgular Japonya’da büyük sevinç yaratır.

Japon arkeologlar bir tören düzenlerler. Bunun şerefine de kültürlerinin vazgeçilmez simgesi Japon Bahçesi’ni kurmaya karar verirler. Türk Hükümeti de projeyi destekler. Kısa zamanda bahçenin kurulması için çalışmalara başlanır. Japon inceliği olarak da mümkün olduğunca Türk iş gücü ve malzemeleri kullanılır. Bahçe, Türkiye ile Japonya arasındaki kültürel ilişkileri geliştirecek ve çevrede yaşayanlara dinleme alanı yaratacak şekilde düzenlenir. Japon Bahçesi’ne Kalehöyük’ü o sıralarda ziyarete gelen Japonya Prensi Takahito Mikasa’nın adı verilir. Japon Bahçesi, Mikanasonomiya Anı Bahçesi olur .

İşte Japon Bahçesinin özellikleri: Japon Bahçesi’nde olmazsa olmaz denilen birçok öğe bulunuyor. Mikanasonomiya Bahçesi’nin ortasına öncelikle Budist evrenin merkezinde yer alan sembolik Sumeru Dağı’nın minyatür taklidi oturtuldu. Dağın içinden de akan mini çağlayan bulunuyor. Dağın çevresine de hırçın fırtınalara açık okyanus kayalıklarının benzeri yapıldı. Cennetin çevresi 14 bin bodur bitki ve 3 bine yakın ağaçla bezendi. Türkiye’nin dört bir yanından getirilen bitkilerin yanı sıra Japonya’ya has çeşitler de yer alıyor.

Hirfanlı Barajı

Hirfanlı Barajı, Kırşehir'de, Kırşehir ile Şereflikoçhisar arasında, Kızılırmak üzerinde 1953-1959 yılları arasında inşa edilmiş kurulmuş olan, enerji üretimi ve taşkın kontrolü amaçlı bir barajdır.

Kaya gövde dolgu tipi olan baraj 2.000.000 m³ gövde hacminde ve akarsu yatağından 78 metre yüksekliktedir. Normal su kotunda göl hacmi 5.980 hm³, normal su kotunda göl alanı 263,00 km²'dir. 128 MW güç kapasitesindeki HES (hidroelektrik santrali) yılda 400 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadır. Türkiye'nin sayılı büyük boyutlu barajlarından birisidir.

Baraj alanı Kaman Kırşehir merkezi Evren Şereflikochisar ve Sarayiçi ilçelerini kapsar. Tuz gölünün kuzey doğusunda Kızılırmak üzerinde yer alan büyük baraj gölüdür. En derin yeri 70 metredir. Son yıllarda burada bulunan en yüksek su kuşu sayısı 133.809’dur. Büyüklüğünden dolayı alanın tamamı aynı gün içerisinde sayılamadığı için kışlayan gerçek su kuşu sayısının daha da fazla olduğu sanılmaktadır.

Bunlar arasında Macar ördeği (3560) elmabaş pakta ( 13.430) tepeli pakta (14.550) dikkuyruk (122) ve sakarmeke (68.350) sayılabilir. Bunlar gözlemlerden elde edilmiş en yüksek sayılardadır. Baharda büyük sayıda angıt ( en çok 2070) gözlenmiştir. Bölgedeki sulak alanlar donduğunda göle çok sayıda sukuşu gelmektedir. Baraj Gölü adacıklardan az sayıda gülen sumrunun kuluçkaya yattığı bilinmektedir.

Baraj gölünün çevresinde yaz mevsiminde plaj ve piknik alanı olarak kullanılan ideal yerlerden biridir. Orta Anadolu’nun deniz ve plaj özlemini karşılayabilecek durumda olan hirfanlı barajı göl manzarası çamlıkları plajları ve sosyal tesisleri ile oldukça ilgi çekmektedir. Ayrıca göl balık avına da elverişlidir.

Cacabey (Medresesi) Cami
Kırşehir kent merkezinde bulunan medrese Selçuklu döneminde Kılıçaslanoğlu Keyhüsrev zamanında Kırşehir beyi Cacaoğlu Emir Nurettin tarafından 1272 yılında bir gözlem evi medrese olarak yaptırılmıştır. Eser sonradan camiye çevrilmiştir. Birkaç kez onarılmış olup minaresindeki mavi çiniler nedeniyle halk arasında “Cıncıklı” camii adı ile tanınmaktadır. Medrese kesme taştan yapılmış olup kare planlıdır. Kuzeyindeki giriş kapısı işlemelidir, yapıdan ayrı olan tuğladan yapılmış çinili ve tek şerefeli minaresi ilk önce gözlem yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Cacabey camiinin sol bitişiğinde Cacabey’e ait bir türbe bulunmaktadır, 1272 yılında kesme taştan yaptırılmıştır, kapısı lacivert üzerine beyaz çiniler ve yazılarla bezenmiştir. Pencere kenarları ise taş süslemelidir. Türbeye camii içerisinde bulunan bir salondan merdivenden geçilerek girilmektedir. Türbeyi içi çinilerle süslü olan ve içten kubbeli çokgen piramit biçiminde bir külah örtmektedir.

Ahi Evran Camii Ve Türbesi
1482 yılında, Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran adına yaptırılan Cami ve Türbe, il merkezinde bulunmaktadır. Türbeye, cami içinden bir merdivenle çıkılmaktadır. Kırşehir il merkezinde yer almaktadır. Zaviye planlı mescit Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın türbesi ve zaviye- tekke olarak kullanılan mekânlardan oluşmaktadır.

Aşıkpaşa Türbesi
Kırşehir merkez Aşıkpaşa mahallesinde yer almaktadır. 13. yy.’da eserlerini Öztürkçe yazan ve Türkçe’nin zenginliğini savunan mutasavvuf halk şairi Aşıkpaşa bu türbede yatmaktadır. Türbe 1333 yılında Aşıkpaşa’nın yeğeni ve Eratna veziri Köse Peygamber Alâeddin Ali Şah Ruhi tarafından yaptırılmıştır. Türbe planı bir koridor ve mezarın bulunduğu kare bölümden ibarettir. Taç kapısına bu günkü Tıp rozetini andıran bordür çevrelemekte olup yana alınmış taç kapısının kavsarası istiridye nişi şeklindedir, tamamen mermerden inşa edilen türbe Selçuklu mimarı sanatından sonra yeni bir mimari üslubun tek örneği olarak kalmıştır.

Üçayak Kilisesi
Kırşehir’in 37 km. kuzeyindedir. Yörköy-Yozgat karayoluna 6 km uzaklıkta bulunan Taburoğlu köyü yakınlarındadır. Bizans döneminden kalma kilisede üç mezhebin bir kubbe altında ibadet ettiği bilinmektedir. Kilise tuğladan yapılmıştır, sağlam bir yapıya sahip olmasına karşılık doğal etkenler sonucu birçok yeri yıkılmış durumdadır.