Çorum

Çorum


Karadeniz Bölgesinin İç Anadolu’ya açılan kapısı olan Çorum ili , Anadolu kültür mozaiği içerisinde eşsiz bir konuma sahiptir.Günümüzden 7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum’da, ilk organize devleti kuran Hititlerin ilk başkenti Hattuşa bulunmaktadır.Hattuşa Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir. Hitit uygarlığı en az Mısır Uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlıktır. Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Boğazköy’de bulunmuştur.Hititlerin diğer önemli kült (dini) merkezlerinden sayılan, arkeolojide Arinna olarak bilinen Alacahöyük Ören Yeri; 13 Kral Mezarı , Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları ile görülmeye değer tarihi bir yerdir.Ulu önder Atatürk’ün bizzat direktifleriyle ilk milli kazılarımızın başlangıç noktası olması ile de önem arzeder. Ortaköy İlçesindeki Şapinuva ören yeri de büyük bir Hitit kenti olup, hala sürmekte olan kazı çalışmalarında bol miktarda yazılı belge ortaya çıkarılmıştır.Ayrıca,1990 yılında başlatılan ve kongre dili Türkçe olan “Hititoloji Kongresi” her üç yılda bir düzenlenmekte olup, 6 yılda bir de Çorum’da gerçekleştirilmektedir. Bu kongreye dünyanın bir çok yerinden bilim adamı katılmaktadır.Hitit uygarlığının yanısıra, her biri sanat şaheseri olan Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait; cami, köprü ve kalelerle süslü Çorum, yayları ve İncesu Kanyonu gibi doğal güzellikleri ile de görülmeye değer bir yerdir.Meşhur leblebisi, Osmancık ve Kargı’da üretilen kaliteli pirinçleri dünyaca tanınmaktadır. 

Tarih
Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik) Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4. aşamasında Çorum Bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alaca höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray’da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 
Çorum , binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelir.Maddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi ; 1830’lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir. 

Yazılı Tarih Öncesi Dönem 
Yontma Taş-Cilalı Taş Dönemleri: 
Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın yaşamış olduğunu bize göstermektedir.İnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ’da , Çorum ve çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir. 
Kalkoltik Dönem (M.Ö. 5500-3000): Anadolu kalkolitik devirde (M.Ö.5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle bakırdan yapılmış aletler görülmeye başlar.Çorum ve çevresinde bugüne değin yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (M.Ö.4000)’lerde başladığı tesbit edilmiştir. Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve KUşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde rastlanmıştır. 
Eski Tunç Çağı ( M.Ö.3200-2000): Eski tunç çağında (M.Ö.3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu’da olduğu gibi yoğun bir iskana sahne olur. Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar, alet ve silahlar bol miktarda kullanılmaya başlar.Feodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri kurulur, bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir. Alacahöyük bu merkezlerden en önemlisidir.Alacahöyük eski tunç çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri, tarımda hayvan yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere sahiptir.At ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştir. Bu yüksek kültürü ortaya koyanlar ise , Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’lerdir. Alacahöyük’te bulunan Eski Tunç Çağı’na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan altın , gümüş , elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak ,süs eşyaları, silahlar, dinsel amaçlı güneş kursları ve boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini, yüksek sanat ve kültür seviyesini ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir. Bu çağa ait diğer önemli merkezler; Boğazköy , Eskiyapar , Kalınkaya , Kuşsaray, Çöplühöyük , Kültepe Höyüktür.Bu çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan organize devletlere zemin hazırlamıştır.  

Tarih Çağları 
Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö.1950-1750):
Kuzey Mezopotamya’da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular M.Ö.2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu’da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar. Bu merkezlerden biri de “ HATTUŞ KARUM “ adını taşıyan Boğazköy ,yani Hattuşaş’tır. 
Bu çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de , yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya’dan gelen tüccarların yerli halka devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit sanatının ve devletinin temelerini atmıştır. 

Hititler Dönemi (M.Ö.1650-1200): M.Ö.2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren ve ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir. 
Asurlu tüccarlar M.Ö.1850 yıllarında Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’da ilk organize devletin temellerini atmışlardır.Koloni çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit Çağı olarak bilinmektedir.İsmi bilinen ilk Hitit Kralı ise Anitta’dır. Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna’dır. (M.Ö. 1680) Bu kral zamanında Hititlerin Başkenti Neşa’dan Hattuşaş’a taşınmıştır.Labarna M.Ö.1600 yılında ölünce yerine I.Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep’e kadar genişlemiştir.Oğlu I.Murşili ise Eski Babil Devleti'ne son vererek sınırları daha da genişletmiştir. Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür. Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son vermek istemiş , M.Ö.1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar karanlığa gömülmüştür. Hitit İmparatorluk Dönemi , karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan I.Şappilililuma (M.Ö.1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir çok seferle imparatorluğun sınırlarını genişletmiştir.M.Ö.1335 yılında küçük yaşta kral olan II.Murşili zaferden zafere koşarak önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. 1306 yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta geçmiştir. Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşı'nı yapmış kendisinden sonra tahta geçen III. Hattuşili (M.Ö. 1275-1250) zamanında Mısırla eşit şartlar altında ''Kadeş Anlaşması'' yapılmıştır. Hititlerin son büyük krallarından IV.Tudhalia (M.Ö.1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusas’ı yeniden imar etmiş , Boğazköy’ün 2 Km doğusundaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı'nı inşa etmiş , son şeklini vermiştir. Bu çağın en önemli şehirleri Hitit’lerin Başkenti Boğazköy (Hattusas) , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı , Kuşsaray , Ortaköy gibi merkezlerdir. 

Frig Dönemi ve Sonrası: M.Ö. 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar. Bu tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek , Güney Anadolu’ya geçerler.Anadolu’da ise 200 yıllık bir karanlık devre girer.M.Ö. 8. yy’da bu göçlerle geldikleri sanılan Frigler , yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar. Çorum bölgesinde Boğazköy , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı önemli Frig şehirlerindendir. Frig Devleti ise , M.Ö. 6. yy’nın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış , fakat kültürleri bir süre daha devam etmiştir.Kimmerler istilasından sonra Çorum ve çevresi İran’da devlet kuran Med’lerin daha sonra’da M.Ö. 546’dan M.Ö. 330’a kadar Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasına kadar Pers’lerin hakimiyetinde kalmıştır. M.Ö. 276’da Trakya üzerinden gelen Galat’lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu bölgeyi idareleri altına almışlardır. Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri İskilip , Osmancık , Alacahöyük , Boğazköy , Eskiyapar ve Avlat Köyü’dür. Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali Romalıların eline geçmiştir. Çorum Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştir.Ankara’dan-Amasya-Kavium’a , Sinop’tan Tuviuz-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmaktadır.Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması (M.S.395)ile doğu Roma’da daha sonra Bizans’ta kalan Çorum’un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya’dır. 
Çorum’un Türk Yönetimine Geçişi: 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Türk Beyleri bir çok koldan Anadolu içlerine akınlar düzenleyerek fetihleri sürdürmüştür. Çorum ve çevresinin fethi konusunda iki ayrı görüş vardır.İlk görüşe göre ; Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075 yılında fethedilmiştir. İkinci görüş ise Selçuklu sultanı Melikşah’ın ümerasından Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikten sonra bu bölgenin yönetimine getirildiği şeklindedir. 
Danişment Beyliği Döneminde Çorum: Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak ; Çorum’da içinde olmak üzere Sivas , Tokat , Ankara , Çankırı , Kastamonu ve Yozgat çevresindehüküm sürmüştür. Danişment beyliğinin en önemli olayları Haçlı seferlerine karşı mücadelelerdir.Danişment Beyliği II.Kılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır. 
Anadolu Selçukluları Döneminde Çorum: II.Giyasettin Keyhusrev zamanında Çorum’un idari bölümlerinden Serleşkerlik ( Bölge komutanlığı ve Sancak beyliği)olduğu ve başında Hatirüddün Zekeriya adlı bir komutanın bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenildikten sonra Anadolu’da karışıklıklar çıkmış , 1276’da Kunduz Beyin oğlu Emir Celalettin , Çorum’daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya’yı kurtarmıştır.Çorum’daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu beye ilişkin olarak verilmiştir. 
Osmanlılara Kadar Çorum: Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu’da kurulan beyliklerden Eretna Beyliği’nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu’da birliği kurmaya çalışırken 1398’de Çorum , Osmancık , ve İskilip’ten sonra Amasya’yı alarak oğlu Çelebi Mehmet’i Amasya’ya Vali olarak atamıştır. 
Osmanlılar Döneminde Çorum: Çorum , 1398 yılında Yıldırım Beyazıt’ın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Ankara Savaşından sonra Timur’un himayesinde Amasya egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet Çorum’da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş , 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu II.Murat’ı Amasya’ya vali atamıştır. Bu dönemde Tokat , Sivas , Canik ( Samsun) Şebinkarahisar yanında Çorum Sancağı da Amasya’ya bağlı idi. 

COĞRAFYA
Çorum, Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi'nin kesiştiği noktada bulunur ve denizden yüksekliği 770 metredir. Çorum’daki en yüksek dağ bu kesimdeki İskilip-Kargı arasındaki Köse dağdır (2087m). 
Ovalar ise; Çorum Ovası, Mecitözü Ovası, Hamamözü Ovası, Sungurlu Ovası’dır. 
En büyük akarsuları Kızılırmak ve Çat suyu (Derinçay)’dur. Ormanlık alanlar, İskilip, Bayat, Osmancık ve Kargı ilçelerindedir. İç kısımlarda ise stepler yer alır. Çorum’da İç Anadolu’nun kara iklimi hakim olmakla birlikte, Karadeniz’in yumuşatıcı etkisi bir dereceye kadar etkisini gösterir. Yaz aylarında kendisini hissettiren sıcak ve kurak havalar kış aylarında ise yerini şiddetli soğuklara bırakmaktadır. İlçeleri; Alaca, Bayat, Boğazkale, Dodurga, İskilip, Kargı, Laçin, Mecitözü, Oğuzlar, Ortaköy, Osmancık, Sungurlu, Uğurludağ'dır. 

Alaca: İl merkezine uzaklığı 50km’dir. Yozgat-Çorum, Sungurlu-Tokat karayollarının kesiştiği yerde bulunmaktadır. Alaca’da turizme açık en önemli tarihi yerler Eskiyapar ve Mahmudiye köyündeki tarihi kalıntılar ile Hitit Dönemi eserleriyle dolu olan Alacahöyük, Kalınkaya ve Pazarlı ören yerleridir. Gerdekkaya mezarı ile Koçhisar Mağarası da turistlerin uğrak yerlerindendir. İlçe merkezinde 1763 yılında Ömer Osman Paşa tarafından yaptırılan Eski Cami ile 1893 yılında Ardahan Göçmeni Şeyh Efendi tarafından ahşap olarak yaptırılan Yeni Cami ve Hüseyin Gazi Türbesi de tarihi değeri olan yapılardır. 
Boğazkale: İl merkezine uzaklığı 83 km’dir. İlçede bulunan ''Boğazköy'', UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olan ülkemizdeki 9 yerden birisidir. Ayrıca; Yazılıkaya Açık hava Mabedi ilin önemli turistik yerlerindendir. 
Kargı: İl merkezine uzaklığı 113 km’dir. Osmancık –Tosya yolu üzerinde Kızılırmak Vadisi'nde şirin bir ilçedir. Kargı’da tarihi eserler arasında IV.Murad’ın hanımı Mihrihatun adına Karaseki Köyü'nde yaptırılan Mihrihatun Cami ve Hamamı, Oğuz Köyü'nde Selçuklulardan kalma cami, Hacıhamza Kalesi ve Hanı en önemlileridir. Kargı’nın yaylaları en önemli turistik mekanlardır. Abdullah Yaylası'nda her türlü alt yapı mevcut olup, konaklama problemi bulunmamaktadır. Sözkonusu yöre; Kargı Yaylası, Eğinönü Yaylası, Aksu, Göl, Örencik, Karaboyu, Gökçedoğan Yaylaları ile yayla turizmine oldukça elverişli bir yerdir. 
Laçin: Laçin, Çorum –Osmancık karayolu üzerindedir. Anıtsal Kaya Mezarı, Laçin Köşk Evi Mesire Yeri çekim alanlarıdır. 
Mecitözü: Çorum-Amasya karayolu üzerindedir. Çorum’a uzaklığı 37 km’dir. İlçede turizme hizmet edebilecek en önemli tarihi yapı Elvan Çelebi Cami(1352) Tekke ve Türbesi ile yanındaki hamamıdır.Beke (Figani)kaplıcaları da iç turizme hizmet vermektedir. 
Ortaköy: İl merkezinin güneydoğusunda, Mecitözü ilçesinin güneyinde yer alır. İl merkezine uzaklığı 53 km’dir. Ortaköy ilçesinde Hititlerin önemli ticaret merkezlerinden olan Şapinuva’da kazı çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca; ilçeye bağlı İncesu Köyü'ndeki İncesu Kanyonu ve Aşdavul Kasabası'ndaki Damlataş Mağarası görülmeye değer yerlerdendir. İncesu köyüne yakın Çekerek ırmağı kıyısında, İncesu Kanyonunun içerisinde kayalara oyulmuş Kybela Kaya Kabartması önemli tarihi yapılardandır. 
Osmancık: İl merkezine 56 km uzaklıktadır. Çorum-Kargı ile Samsun-İstanbul yollarının kavşak noktasındadır. Çorum’un en eski ilçelerinden biridir. Osmanlı döneminde tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Osmancık’ta Koyunbaba Köprüsü ve Türbesi, Osmancık Kalesi, Koca Mehmet Paşa Camii (imaret camii) Baltacı Mehmet Paşa Çeşmesi görülmeye değer yelerdir. Ayrıca ; Başpınar ve Karaca Yaylaları, yayla turizmi açısında oldukça elverişli doğal güzelliklerdir.

Gezilecek Yerler
Alacahöyük Müzesi

Alaca ilçesi, Alacahöyük beldesinde yer almaktadır. Çorum Müze Müdürlüğü'ne bağlı olarak hizmet veren müzede ; Alacahöyük kazılarında elde edilen Kalkolotik, Eski Tunç Çağı, Hitit ve Frig Dönemine ait eserler ile yöreden derlenen etnografik eserler sergilenmektedir.Çorum’a 45 km. uzaklıktadır. Alacahöyük’te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir. Giriş salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Dönem'e ait el yapımı seramikler ile Eski Tunç Çağı'na ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir. İkinci salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde ; Hitit Dönemi'ne ait pişmiş toprak , gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit Dönemleri'ne ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürleri ve iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir. Ayrıca aynı salonda Frig Dönemi'ne ait tek vitrinde , Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton yer almaktadır.Mahmut Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemi'ne ait delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir.

Örenyerleri
Alacahöyük Örenyeri
Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca İlçesi'nin 17 km kuzeybatısında yer almakta olup, Boğazköy’e 34, Ankara’ya ise 210 km uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir. Höyük, bilim alemine ilk kez 1835 yılında W.C.HAMİLTON tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur.
Eski Tunç ve Hitit Çağı'nda çok önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı bulunmaktadır. Geç Kalkolotik Çağı'nı Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemleri takip eder. Örenyerinde Hitit İmparatorluk dönemine ait Sfenksli Kapı, şehrin batısındaki Poternli Kapı ve mimari eserler ile Hatti Uygarlığı'nın aydınlanmasına çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı haneden mezarları ile yerel müzesi, Boğazköy ve Yazılıkaya’yı ziyaret edenler için aynı gün gezilebilecek önemli bir örenyeridir. Hitit İmparatorluk dönemine tarihlenen kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş iki kule arasında yer alan Sfenksli Kapı’nın genişliği 10 metredir. O, bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir. Dış girişin iki yanındaki büyük  blokların dış yüzleri Sfenks protomları ile süslüdür. Kulelerin dış ve iç yüzlerinde yer alan kabartmalar Fırtına Tanrısı onuruna kutlanan bir kült festivalini yansıtmaktadır.Alacahöyük kazıları ,13 kral mezarı ile eski Tunç dönemine, mimari kalıntılarıyla Hitit dönemine ışık tutması açısından dünya arkeoloji literatüründe önemli bir yere sahiptir.
Boğazköy Örenyeri
Boğazköy ( Hattuşa ) Örenyeri , Çorum ilinin 82 km güneybatısında yer almakta olup, Ankara’ya uzaklığı ise 208 km’dir. Hitit Devleti'nin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy (Hattusa) örenyeri Budaközü Çayı Vadisi'nin güney ucunda ,ovadan 300 m. yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup, kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir. Arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılarak restore edilen ve artık bir açık hava müzesi niteliğinde ziyaret edilebilen kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Parkı’nın da odak noktasını oluşturmaktadır. Hattuşa 1986 yılında, UNESCO tarafından ''Dünya Kültür Mirası Listesine'' alınmıştır. Ayrıca burada bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 2001 yılından itibaren UNESCO’nun “Dünya Belleği Listesinde” yer almaktadır.
Boğazkale Yazılıkaya
Boğazkale, Hattuşa’nın 1.5 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Hattuşa’nın en büyük ve etkileyici olan kutsal mekanı, şehrin biraz dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya Tapınağı'dır. Özellikle ilkbahardaki yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu açıkhava tapınağında, ülkenin önemli Tanrı ve Tanrıçaları alay halinde kayalara kabartma olarak işlenmiştir.

Ortaköy Şapinuva
Çorum’un 53 km güneydoğusunda yer alan Ortaköy ilçesinin ,3 km güneyindedir. Ortaköy Hitit Şehri, Yeşilırmak Nehri'nin üzerinde bulunduğu ve Kelkit’ten başlayan Koyulhisar-Reşadiye-Niksar üzerinden Amasya’ya doğru gelişen vadinin hemen sonunda yer almaktadır.Şehir derince bir vadinin kuzey yamaçlarındaki bir plato üzerine kurulmuştur.1994 yılında Ortaköy’ün Hitit Çağı’ndaki adının Şapinuwa olduğu tesbit edilmiştir. Bu önemli Hitit şehri Hitit Devleti’nin başkentlerinden biridir.
Yapılan çalışmalarda monumental yapılar günışığına çıkarılmıştır.Bu binalarda şu ana kadar sayıları dört bini aşan Hitit çivi yazılı tablet arşivleri ele geçirilmiştir. Bunların çoğunu Hititçe metinler oluşturur. İçerik olarak birbirleriyle ilişkileri, paleografileri ve buluntu durumlarına göre, Ortaköy –Şapinuva tabletlerinin büyük bir kısmının aynı döneme ait oldukları, Boğazköy ve Maşat Höyük Belgeleri ile olan ilişkileri nedeniyle de bu tabletlerin Orta Hitit Dönemi'nin sonlarına tarihlendiği açıklanmıştır.
Eskiyapar Örenyeri
Alaca ilçesinin 5 Km Batısında,Alaca-Sungurlu yolu üzerindeki höyük,Boğazköy’ün 25 Km kuzeydoğusunda, Alacahöyük’ün ise 20 Km güneydoğusunda yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda höyükte kesintisiz bir iskanın varlığı tespit edilmiş olup, eski Tunç,Hitit,Frig,Roma ve iki safhalı Helenistik döneme rastlanmıştır.
Höyüğün kuzeydoğu ve batı kesimlerinde Hitit İmparatorluk Çağı şehir surunun temelleri bulunmuş,dikdörtgen planlı,avluları taş döşeli binalar Boğazköy ve Alacahöyük'teki binalardan farksız olarak ,Hitit üslubunda inşaa edilmişlerdir.Höyüğün güneydoğu kesiminde geniş bir alana yayılan eski Hitit dönemi mahallesinin yanmış evlerinden çok sayıda toprak eserler elde edilmiştir.Yine bu alanlarda bulunan kabartmalı kült vazoları burasının dini bir merkez olduğu görüşünü kuvvetlendirmiştir.Höyükte Hitit tabakaları altında yer alan eski Tunç Çağı tabakalarında yapılan çalışmalarda ,bir evin tabanı altında altın ve gümüş objelerden oluşan bir defineye rastlanılmıştır.Gümüş vazolar,Suriye şişesi,gümüş merasim baltası ,değişik tiplerde altın iğne,boncuk,küpe ve bileziklerden oluşan define,bir taraftan Alacahöyük,Kültepe diğer taraftan Truva ,Poliochni ve kuzey Suriye-Mezopotamya buluntularıyla benzer olup bu buluntular Ankara Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir.
Yörüklü (Hüseyindede Tepesi)
İlimiz Sungurlu ilçesi,Yörüklü Kasabası Hüseyindede Tepesi olarak adlandırılan mevkiide bulunmaktadır.Yapılan çalışmalar sonucunda Eski Hitit Dönemi'ne ait iki ayrı kabartmalı vazo parçalarına yine aynı döneme ait olan tek mekanlı bir odada rastlanmıştır.Elde edilen parçaların restorasyon çalışmaları sonucunda birisinin ''İnandık Vazosu'' tipinde olduğu,diğerinin ise daha küçük ve boyun üzerinde tek filiz halinde Hitit dini törenlerini anlatan bir tasvir bantının olduğu tespit edilmiştir.Bu tasvir bantı üzerindeki en önemli sahneyi ise boğa üzerinde takla atan bir akrobat oluşturmaktadır.İnandık vazosu tipinde olan ve üzerinde 4 tasvir bantı olan büyük vazonun ağız kenarında küçük bir tekne ve başları içe bakan dört boğa başı yer almaktadır.Tasvir bantlarında konular yine Hitit dini törenlerini anlatmaktadır.Bu kabartmalı vazoların yanı sıra yapılan çalışmalarda Eski Hitit dönemine ait olan Matara biçimli kap ve yuvarlak ağızlı yüksek boyunlu testiler de elde edilmiştir. 1998 yılındaki çalışmalarda ise teraslama tekniğinde yapıldığı ortaya çıkan Eski Hitit Dönemine ait mimari takip edilmiş olup, ileri ki dönemlerde kazı çalışmalarına devam edilecektir.
Laçin Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı
Çorum’un yaklaşık 27 km. kuzeyinde, Kırkdilim mevkiinde oldukça sarp, kayalık ve akarsu tarafından yarılmış derin vadilerin oluşturduğu engebeli arazi üzerinde, kuzeye doğru uzanan bir kaya bloğunun burun kısmının kuzey-batı köşesinde yer almaktadır.Komutan İKEZİOS’a ait Hellenistik dönem kaya mezarı olup, M.Ö. II.yüzyıla tarihlenmektedir. Çay seviyesinden 65 m. Yükseklikteki kaya mezarının yamuk biçimli bir podyum zemini vardır.Bu podyumdan 8 basamaklı merdivenle ikinci platformda, oradan da 12 basamaklı merdivenle mezar önündeki podyuma geçilmektedir. Mezar odasının kapısı üzerinde “İKEZİOS”yazısı okunmaktadır. Mezar odası kareplanlı olup , girişin sağ ve solunda niş şeklinde oyulmuş ölü şekilleri vardır.
İskilip Kaya Mezarı
İskilip merkezinde bulunan Osmanlı dönemine ait 100 m yükseklikteki tabi bir kaya üzerine inşa edilmiş, kalenin güney ve güneydoğu eteğinde Roma dönemine ait kaya mezarları bulunmaktadır. Güneydoğusunda bulunan kaya mezarının iki sütunlu dikdörtgen bir girişi vardır.Yuvarlak sütun gövdeleri yukarı doğru inmektedir. Başlıklarda bulunan bilezikler üzerinde oturmuş birer aslan bulunmaktadır. Sütun başlıkları üzerindeki üçgen alınlık içerisinde ise yatar durumda karşılıklı kanatlı iki aslan figürü bulunmaktadır. Kabartmalardan birinin elinde kılıç, diğerinin elinde kadeh mevcuttur. Mezar odası içerisinde iki adet ölü sekisi bulunmaktadır.

Ne Yenir? 
Leblebisi ile ünlü olan Çorum, yöresel yemekler bakımından oldukça zengindir. 
İlin özgün yemekleri arasında Mayalı , (Saç Mayalısı, Tava Mayalısı) , Yanıç , Cızlak , Kömbe, Oğmaç, Hingal, Haşhaşlı Çörek, Borhani (Hamurlu, Yumurtalı, Mantarlı) Helise, Çullama, Madımak, Tirit , İskilip Dolması , Keşkek, Kara Çuval Helvası, Hedik, Teltel, Has Baklava sayılabilir.

Yapmadan Dönme...
Alaca höyük, Boğazkale Müze ve Ören yerlerini ziyaret etmeden 
Kargı ve Abdullah Yaylalarını, Osmancık Başpınar ve Karaca Yaylalarını, İskilip Elmabeli ve Bayat Kurtçaçimeni Yaylalarını gezmeden, 
Ortaköy İncesu Kanyonuna gitmeden